Blog

Çocuğunuz Gece Korkusu Yaşıyor Mu?-Aksaray Pedagog

Uyku terörü adıyla da anılan gece korkusu, çocuklarda sıklıkla 3-6 yaşları arasında görülen bir tür uyku bozukluğudur. Bu korku hali, çocuklarda yatma saatinden yaklaşık 1-2 saat sonra ortaya çıkar ve bazı çocuklar yatmamak için direnirler ya da gece yarısı uyanıp ağlamaya başlarlar. Çocuklarda gece korkusunun kesin nedenleri bugün halen bilinemez ancak, yatmadan hemen önceki zaman diliminde çocuğun gerilmiş ya da heyecanlanmış olması, gece korkusunun gelişimine uygun ortamı hazırlar. Evde yaşanan gerginlikler, çocuğun psikolojisinin yoğun strese maruz kalması gibi etkenlerin de gece korkusuna neden olabileceği düşünülür. Gece korkusunda çocuk, uykudan korkarak uyanır ve ağlama, bağırma gibi tepkiler gösterir. Korkulu rüya görme ya da rüya hatırlamama söz konusu olabilir. İlk uyanılan anda şaşkınlık ve gerginliğin sürmesi normal sayılır. Çocuklarda bu esnada kabusu anne babayla paylaşma isteği, sarılarak yatma ihtiyacı, uykuya dalmaya korkma gibi duygu durumları görülür. Anne babanın desteğiyle çocuk uyumaya ikna olabilir. Bu anlamda, anne babanın vereceği tepkiler ve davranış biçimleri oldukça önemlidir. Gece korkusunun yaşandığı durumlarda anne veya baba çocuğun yanında bulunarak, korkusunun geçmesine destek olmalıdır. Çocuğun yatıştırılmasının ardından; gece lambasının veya kapının açık bırakılması, bir ihtiyacı olduğunda yanında olunacağının söylenmesi çocuğun gece korkusunun giderilmesine yardımcı olur. Ancak bu önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Sebebin gece korkusu mu yoksa nörolojik kaynaklı bir hastalık belirtisi mi olduğunun anlaşılması böylece mümkün olur.

Gece Korkusuna Karşı Yapılması Gerekenler

Gece korkusunda öncelikle çocuk titreyerek ağlasa dahi, anne baba sakin tavrını korumalıdır. Aksi halde çocuk daha da korkacak ve kendini güvende hmeyecektir.

Çocuk sakinleştirildikten sonra yatağına yatırılmalı, mümkünse o uykuya dalana kadar yanında eşlik edilmelidir.

Çocukların korku ve gerilim filmleri izlemesine izin verilmemelidir. Ayrıca ev içerisinde çocuğun stresini artırabilecek faktörler varsa bunlara çözüm getirilmeli, çocuğun sessiz ve sakin bir ev ortamında uyuması sağlanmalıdır.

Aksaray Özel Çocuk Psikoloğu- Çocuklarınız Kararlarını Kendileri Versin!

Bireylerin sadece meslek seçiminde değil, eş seçimi, kıyafet seçimi gibi hayatın her aşamasında seçim yapılması gereken zamanlarda doğru tercihi yapmayı öğrenmesi ve bunun sonuçlarını fark etmesi önemlidir. Özgüveni yüksek, karar verme becerisine sahip, sorumluluk sahibi insanların hayatın her alanında başarılı olma ihtimali yüksektir. Bireyler karar vermeyi ne kadar erken öğrenirse bu beceriyi o kadar geliştirme fırsatı elde eder. Bundan dolayı doğru karar verebilme becerisini küçük yaşlarda edinmek önemlidir. Her anne baba kendine güvenen, kararlarını kendi verebilen çocuklar yetiştirmeyi hedefler. Bunu başarabilmek sorumluluk duygusunun oluşturulmasıyla mümkündür. Sorumluluk verirken çocuklara seçenekler sunmak ve yaptığı davranışın, aldığı kararların sonuçlarına katlanmayı, bedelini ödemeyi öğretmek gerekir. Bir örnekle açıklamaya çalışalım; alışverişe gideceğimiz zaman çocuğumuz bizimle birlikte gelmek istemeyebilir. Onu bırakıp gittiğimizde muhtemelen büyük pişmanlık duyacak ve üzülecektir. Bu ihtimali öngörerek çocuğu beraberinde markete götürmek yanlış olacaktır. Çocuğu evde (bir büyük gözetiminde) bırakarak kararının sonuçlarına katlanmasını sağlamak ise çok faydalı bir fırsat eğitimi olabilir. Market ve oyuncakçılar en sık problem yaşanan yerlerdir. Çocuklar istedikleri her şeyin alınmasını isterler ve istedikleri alınmadığında ağlama, bağırma, kendini yere atma gibi davranışlara başvururlar. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak için alışverişe çıkmadan önce çocuğa alabileceği şeyleri açıklamak ve onunla anlaşmak yararlıdır. Buna rağmen çocuk öfke nöbeti geçiriyorsa “Bu şekilde seni anlayamıyorum. Sakinleş sonra konuşalım” gibi bir cümle rahatlamasına yardımcı olabilir. Sürekli eleştirilen, katı bir disiplin anlayışıyla yetiştirilen çocuklar karar verme ve düşüncelerini ifade etmede zorluk çeker. Öteki yandan aşırı hoşgörülü ailelerde tüm karar verme özgürlüğünün çocuğa verilmesi ve onlara yeme, yatma, eve gelme, oyun oynama gibi konularda sınırsız özgürlük tanınması, bu çocukların ileride sınırlarını bilemeyen, benmerkezci, topluma adapte olamayan yetişkinler haline gelmelerine neden olur. Kuralların bazen uygulanıp bazen uygulanmadığı, tutarsız bir disiplin anlayışının var olduğu ailelerde yetişen çocuklarda ise kararsızlık görülür. Çocuğu belirli kurallar çerçevesinde özgür bırakarak, onlara seçenekler sunarak karar vermelerini sağlamak en sağlıklı davranış biçimi olacaktır. Konulan kuralların büyük bir özveriyle uygulandığı, verilecek kararlarda çocuğun da düşüncelerinin alındığı, onlara yol göstererek kararlar almasına fırsat veren ve bunun sorumluluğunu üstlenmesini sağlayan ailelerde başarılı bireyler yetişebilir. Bu çocuklar düşüncelerini serbestçe söyleyebilen, insanların ihtiyaçlarına duyarlı ve saygılıdırlar.

Kaynakça: Yavuzer, H., (2008, Kasım) Çocuk Psikolojisi. Remzi Kitabevi, 31. Basım

 

Disleksi/ Aksaray Çocuk Psikoloğu

 

 

 

1-7 Kasım Disleksi Farkındalık Haftası
Okuma bozukluğu, diğer adı disleksi, okumada belirgin hataların görüldüğü bir bozukluktur. Çocuk ilkokul çağına geldiğinde okumaya başlarken, özellikle şekil, geometrik yapı ve çizim olarak birbirine benzemeyen harfleri de karıştırmaya başlar. Dislekside, harfleri yanlış okuma ve birbirine karıştırma,okurken harf atlama, bazı harfleri okumama, kelime içinde harflerin yerlerini değiştirme, okurken sık sık yerini kaybetme, yavaş okuma, okumaya cümlenin sonundan başlama gibi okuma hataları görülebilir.
Disleksi (okuma bozukluğu) olan çocuklar okuduklarını anlama ve anlatmakta güçlük çekerler. Bu durum yanlışlıkla çocukta zeka geriliği olarak değerlendirilebilir. Aileler çocuklarının okuyamıyor ya da öğrenemiyor olmasından şikayetçilerdir. Okuma bozukluğuyla birlikte yazma ve aritmetik beceri bozukluğuna da rastlanabilir. Okuma bozukluğu olan çocukların büyük bir kısmı okumayı sevmezler. Anne-babanın büyük ısrarlarına rağmen ders çalışmayı sevmezler. Kitap okumaktan kaçarlar. Sınıf içinde yaşıtlarından okuma alanında geri kalan çocuk yetersizlik ve utanç duyguları yaşamaya başlar. Uzman Psikolog Hicran Akçay zamanla çocukların kendine güveni az, içine kapalı, öfkeli ve çevresi ile ilişkileri iyi olmayan bireyler olarak yetişebileceğini ifade ederek ailelere uyarıda bulundu.
Dinamik Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi
İletişim; 0382 201 00 22 #DİSLEKSİ #