aksaray çocuk psikoloğu

Çocuğun Cinsel İstismarına Karşı Anne Babalara Öneriler! Aksaray Çocuk Psikoloğu

Başkasına muhtaç olan çocuk ve ergenlerin, kendilerinden yaşça büyük olan biriyle cinsel faaliyette bulunmasıdır. Taraflar arasında yaş, fiziki güç, zeka ve gelişimsel açıdan farklılıkların olması beklenir. Çocuk cinsel istismarı, yetişkinlerin çocukları kendi cinsel doyumları için cinsel temasa zorlamalarıdır. Cinsel istismardan söz etmek için cinsel birleşmenin olması şart değildir. Cinsel birleşme ve fuhuşa zorlama gibi yüz yüze ya da telefon ve internet aracılığıyla yapılan sözel istismar, teşhircilik, fiziksel temas, pornografi amacıyla çocuk kullanma veya izlettirme de cinsel istismar tanımına girer. İçeriği ne olursa olsun cinsel istismar, çocuk için travmatik bir deneyimdir.

Cinsel istismar sonrası en sık görülen ruhsal rahatsızlıklar olarak travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, aşırı kaygı, panik, fobiler, unutkanlık, duyarsızlık, güven kaybı, benlik saygısında ciddi hasar, utanç, uykusuzluk, organik bir temeli olmayan dirençli ağrılar bayılma ve madde-alkol kullanmaya başlama, intihar girişimi, kendine zarar verme davranışı gibi sıralanabilir. Yetişkinlikte ise cinsellikten kaçınma, iğrenme ve cinsel isteğin ve ilginin azalması gibi cinsel sorunlar ortaya çıkmakta ve cinsel istismar öyküsü olan çocukların daha fazla cinsel saldırıda bulunduğu da bildirilmektedir. İstismara uğrayan çocuklar kendilerine inanılmayacağını düşünürler, istismarcının tehdidinden korkarlar, istismarın nasıl anlatılacağını, cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler, aileleri ve arkadaşları tarafından dışlanmaktan korkabilirler. Bunun gibi daha birçok düşünce çocukların sesiz kalma nedenleri olabilir. Çocukluk çağı cinsel istismar çoğu zaman kimseye söylenmediği için birileri tarafından fark edilinceye kadar çocuk tarafından saklanır ya da özellikle tanıdık biri tarafından istismara maruz kalan çocuk olayı bir oyun olarak algılayabilir zamanla bunun bir suç, kendi işlediği bir günah olduğunu düşünerek, kendisini suçlu hisseder ve utanç duyar.

Çocuklarımızı Eğitmek

Tanıdığın biri olsa bile, bir yere gitmeden, birinden bir şey(şeker, para, film, bilgisayar oyunu) kabul etmeden ya da birinin arabasına binmeden önce her zaman ilk olarak ebeveynlerine veya güvenilir bir yetişkine danışması gerektiğini öğretmeliyiz.

Çocuklarınızı, akraba ya da arkadaş dahil olmak üzere, onu endişelendirecek şekilde davranan birini size anlatması konusunda teşvik edin.

Konuşmaya başladıkları yaşlarda çocuklara tüm vücut parçalarının adı öğretilirken, göz, kulak, burun gibi “özel bölgeleri”nin de adları öğretilmeli. Bu bölgelerin anatomik olarak düzgün isimlerinin öğretilmesi ve “takma” veya “oyun” isimler kullanılmaması çocuğun bir sorun yaşadığında yardım istediği yetişkinlerle doğru anlaşabilmesi için önemli.

Çocuklarınızla ‘iyi’ ve ‘kötü’ dokunuşlar hakkında konuşun. Herhangi birisi onlara istemedikleri şekilde dokunduğunda veya onların kendilerine/başkalarına dokunması istenildiğinde “hayır” demeyi öğretmeliyiz.

Çocuklarınıza ‘iyi’ ve ‘kötü’ sırların farkını açıklayın. Mesela onlara sürpriz bir doğum günü partisi hakkında sır saklamanın normal olduğunu, ama onları mutsuz ve rahatsız eden bir şey hakkında sır saklamanın doğru olmadığını anlatın.

Hiç şüphesiz, cinsel istismar çocuklarımızın başına asla gelmemesini umduğumuz bir olaydır. Bu konuyu uygun zamanda çocuklarımızla konuşmuş olmak, oldukça önemlidir çünkü, çocuklarımızı cinsel istismardan korumanın en iyi yolu budur. Cinsel istismar konusunda bilgilendirilmiş çocuklar, bu talihsiz deneyimi engellemek ve yaşadıkları istismarı güvendikleri bir yetişkin ile paylaşmak konusunda daha hazırlıklı olurlar.

Uzman Psikolog Hicran Akçay

Kaynakça, Christiane Sanderson(2004), Çocuğun Cinsel İstismarı ve Tacizden Korunma Rehberi.

 

Ergenlik: İkinci Doğum /Aksaray Ergen Danışmanlığı

Ergenlik dönemi bütün anne babaların bocaladığı ve ergenlik dönemindeki çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda çaresiz kaldıkları karmaşık, yorucu ve sihirli bir dönemdir. Hem çocukluktan çıkmaya çalışan genç için hem de ona nasıl davranacağını bilemeyen ailesi için ciddi anlamda yıpratıcı bir süreçtir.

Ergenlik dönemindeki genç kendisi ve çevresi ile sürekli savaş halinde görülür. Ancak kimi gençte bu dönem gürültülü geçerken, kimisinde daha sakin atlatılır. Çocuk ergenlik dönemiyle birlikte ikinci defa dünyaya gelir. Ergenlik döneminde kişilik araması içinde olan çocuklar bu hızlı bedensel büyümeye ve değişimlere uymada zorluk çeker ve bocalarlar. Bu değişiklikler kendisine anlatılıp, bunların normal gelişmeler olduğu anlatılan bir çocuk bu sıkıntıları daha kolay atlatacaktır.

Ergenlik dönemine girme yaşı, bireyden bireye değişir. Gelişme ve değişmenin herkeste değişik düzeylerde olacağını bilmek gencin kaygılarını azaltır. İlgili anne baba, gencin yaşadığı sıkıntıların geçici olduğunu, sorunların çözülebileceğini, gerekli olan gücün kendi içinde bulunduğunu hissettirir. Kendileriyle ilgilenilmeyen, yaşadıkları psikolojik karmaşa ve genel gençlik sorunları karşısında yalnız bırakılan gençler, sorunlarına daha büyük anlamlar verir, bu sorunların kendilerini mahvedeceği düşüncesine kapılır. Kimlik bunalımında kendilerine uzanan her el onlar için önemlidir. Kendisiyle ilgilenilmeyen genç, yalnızlık ve terk edilmişlik duygularıyla kendisine uzanan her ele yapışır. Genç her şeyden önce kendini aramaktadır. Kendi kişiliğine çeki düzen vermeye çalışır. Kendi kimliğine kavuşabilmesi için, genç, önce ana-baba etkisinden sıyrılmaya çalışır. Onun gözünde ana-babası hiç yanlış yapmayan kişiler değildir. Onları eleştirmeye başlar. O artık kendi seçimlerini yapar, kendi düşüncelerini söyler. Onun adına verdiğimiz kararlar geçersiz olmaya başlar. Yani kontrolü kaybetmeye başladığımızı anlarız. Ergenlik dönemi kişiliğin gelişimi açısından çok çok önemli bir dönemdir. 

Ergenlik döneminin gelişim ve değişim dönemi olduğu unutulmamalıdır. Bu değişimin doğal ve kaçınılmaz olduğunu kabul edin. Ergenle kurulan iletişimin kalitesine dikkat edilmelidir. İletişimde kullanılan dil daima olumlu, destekleyici, sıcak ve samimi olmalıdır.Ergenin fikirlerine değer verilmeli ve hayal ve hedefleri özenle dinlenmelidir. Ergenin sosyal çevresine verdiği değer aile tarafından anlaşılmalıdır. Rol model olarak belirlediği kişiler anne baba tarafından yakından takip edilmelidir. Ergenlik dönemi konusunda bilgi edinin. Çocuğunuzun fiziksel ve ruhsal değişimini ilgi ve sabırla takip edin, bu değişikliklerin normal bir gelişim olduğunu anlamaya çalışın. Ergen bireyle anlaşmalar yapın, kurallar konusunda doğabilecek zararları anlatın, ama tehditte bulunmayın. Ergen bireyin başından geçen konuları ve olayları öğrenmek istiyorsanız onunla bir anlaşma ve iletişim modeli oluşturmalısınız. Günümüzde anne ve babaların hayatı hiç de kolay değil, ama buna rağmen ergenin ihtiyaçları var. Ergenlik çağındaki çocuğun duyduğu en büyük ihtiyaç, ne daha sıkı kurallar ne de aklına eseni yapmasına izin verilmesidir. Ergenlik çağındaki çocuğun ihtiyaç duyduğu şey, anlayıştır. Ancak anlayış gösterirseniz ergeninizi üzen sorunların altında neyin yattığını algılamaya ve doyurucu bir çözüm geliştirmeye başlayabilirsiniz. Ergenlik dönemindeki çocuğunuza ilgi göstermelisiniz. İlgi göstermek kontrol etmek ya da nutuk atmak değildir. Bu, çocuğunuzu artık bir çocuk olarak değil, yetişmekte olan ve yetişkin haline gelmek isteyen birisi olarak görmeye başlamak anlamına gelir.

Aksaray Dinamik Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

Bilgi ve Randevu; 0382 201 00 22

 

Akıllı cihazlar çocuklarda asosyalliğe neden oluyor! Aksaray Çocuk Psikoloğu/ Aksaray Psikolog

Hayatımızı kolaylaştırması ve keyifli vakit geçirmemizi sağladığı için artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen akıllı cihazlar doğru şekilde kullanılmadığında birçok problemin hayatımızda baş göstermesine neden oluyor. Teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesi ve akıllı cihaz kullanımının çok küçük yaşlardan itibaren başlaması birçok fiziksel ve ruhsal probleme yol açarken bu konuda ailelerin bilinçli olması ve özellikle çocukların bilinçlendirilmesi şarttır.
Psikolog Hicran Akçay “çocukları ve gençleri akıllı cihazlardan tamamen mahrum etmenin de yanlış olduğunu unutmadan, akıllı cihaz kullanımında anne babaların belirleyici rol üstlenmesi gerektiğini” ifade etti. Sınırsız akıllı cihaz kullanımının çocukların sağlıklarını ne kadar tehdit ettiğini bilmesi ve bu konuda önlemlerini alması yaşamlarının kalanında daha kaliteli bir hayat sürmeleri için önemli bir adımdır.
Uzun süre tablet, cep telefonu gibi cihazlarla uğraşan çocukların bağımlı hale gelerek dikkat dağınıklığı, uyku problemleri, öfke kontrol güçlükleri, obezite, anksiyete, depresyon, otizm gibi birçok ruhsal sorunla karşı karşıya kaldığı görülüyor. Ayrıca düşük özgüven, sosyal ilişkilerde bozulma, asosyallik ve empati yeteneğinin gelişmemesine neden olur. Hem kendimiz hem de çocuklarımız için akıllı cihazların kullanımını sınırlamalı ve keyfi kullanımı olabildiğince düşük tutmalıyız.
Ailelere Tavsiyeler
Anne babalar akıllı cihaz kullanımı konusunda çocukları için süre kısıtlamasına gitmelidir. Akıllı cihazların arada bir elden bırakılması için anne ve babaların çocukları ile zaman açısından bir ortak karar almaları ve birlikte yemek yeme, kitap okuma, ev ödevi yapma  esnasında akıllı cihazlar kapalı tutulmalıdır.
Anne ve babaların evde televizyon ya da akıllı cihazlarla geçirdiği vakit çocuklara olumsuz örnek teşkil etmemelidir. Evde akıllı cihazlarınıza gömülerek çocuklarınızı sizinle vakit geçirmekten mahrum bırakmayın.
Çocuğunuz akıllı cihaz kullanırken yanında mutlaka sizin de olmanız, aktiviteyi paylaşmanız gerekir. Çünkü bu durum onunla konuşmanızı ve düşünmenizi sağlar ve bu da çocuğun gelişimini olumlu etkiler.
Unutmayalım ki çocuk hayal kurarak gelişir ama bilgisayarlar oyunları, akıllı cihazlar çocuklara kendi hayallerini dikte ettirir. Biz istiyoruz ki çocuk, kendi hayalini ve sınırlarını kendi belirlesin kendi kursun. Teknolojiyi hayatımızdan çıkaramıyoruz.
Bir şekilde teknolojinin bize kolaylık sağladığını biliyoruz. Bu çocuklarımız için de geçerli ama çocuklarımıza teknoloji ile tanıştıkları ilk dönemden itibaren mutlaka bu teknolojiyi nasıl kullanacakları konusunda sınırları oluşturmamız ve bu sınırları uygulamamız gerekiyor. Sınırsız kullanım tehlikelidir.

Aksaray Dinamik Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

Klinik Psikolog Hicran Akçay

İletişim 0382 201 00 22

 

Çocuğum Okula Hazır Mı? Aksaray Çocuk Psikoloğu

 

İlkokula başlama dönemi hem aileler hem de çocuklar için mutluluk, heyecan, gurur, merak, korku, kaygı gibi birçok farklı duygunun bir arada yaşandığı bir dönemdir. Anne-babalar yaz tatili boyunca çocukları için en uygun okulu, öğretmeni belirleme ve 1. sınıfa başlama zamanı konularında kararsızlık yaşamaktalar.
Çocuklarının okula uyum sağlamalarında ve başarılı olmalarında rol oynamak isteyen ana-babalar, işe çocuklarının gelişimsel özelliklerini iyi takip ederek ve çocuklarının gelişimlerini objektif değerlendirmekle başlayabilirler.
Çocuğun okula hazır olması; fiziksel, bilişsel, dil ve motor, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında yaşına uygun şekilde desteklenmesi ile yakından ilgilidir. Özellikle 60-71 aylar arası çocukların (bazı şartlar dahilinde) okula başlayabilir durumda olmasına rağmen son kararın ailelere ait olduğu bu dönemde çocukların gelişimlerinin objektif olarak değerlendirilmesi çocukların eğitim hayatının sağlıklı devam etmesi için çok önemlidir.
Klinik Psikolog Hicran Akçay okula başlamaya hazır olmamasına karşın 1. sınıfa başlayan çocukların ayrılık kaygısı, okul fobisi, alt ıslatma, arkadaş edinme ve iletişim kurmada güçlükler, okul, sınıf kurallarına uymakta güçlükler, güvensizlik, kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü gibi birçok sorun yaşama ihtimallerinin yüksek olduğunu ifade etti. Ailelere karar verirken mutlaka çocuklarının gelişimine dikkat ederek, çocuklarının gelişiminin okula başlamak için tam olarak yeterli olduğundan emin olmadıkları sürece yasal zorunluluklar dışında çocuklarını 1’inci sınıfa kaydettirmemeleri konusunda uyarıda bulundu.
Çocuğunuz okula gerçekten hazır mı?
Çocuğun kendine yetebilmesi, yani kendi başına tuvalete gidebilmesi, ellerini yıkayabilmesi gibi öz bakım becerilerini kazanmış olması gerekir.
Diğer önemli konu, çocuğunuzun duygusal sosyal becerileridir. Özellikle size bağımlı olmamasına dikkat edin. Duygusal olarak da okula hazır olmalı.
Çocuk evde bazı kurallar/sınırlarla tanışmamışsa okuldaki kurallara uymakta zorlanabilir.
Çocuğunuza sabretme, sırasını bekleme gibi becerileri kazandırmış olmalısınız. Çocuk masada oturup bir etkinlik, bir boyama yapabilecek süre kadar sabredebilmelidir. Büyük- küçük kavramlarını, sağını, solunu bilmeli, nesneleri büyüklük, genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırabilmelidir.
Eğer anne-baba olarak çocuğunuzun okula başlaması konusunda ciddi endişeleriniz varsa vakit geçirmeden Aksaray Dinamik Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezine  başvurarak çocuğunuzun okul olgunluğu açısından değerlendirilmesini istemeniz yararlı olacaktır.
Okula hazır olmadan okula başlayan çocukların okul hayatında başarısız olma riskinin yüksek olduğunu ve bu başarısızlığın onun gelecekteki yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceğini unutmayın!

Aksaray Dinamik Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

Klinik Psikolog Hicran Akçay

İletişim 0382 201 00 22

Ailedeki Sorunlar Tırnak Yeme Sebebi

Bir davranış bozukluğu olarak anılan tırnak yeme alışkanlığı altında birçok neden barındırabiliyor. Çok sayıda çocuğun ortak sorunu olan bu davranış bozukluğu bazı çocuklar da, kolaylıkla tedavi edilirken bazılarında tedavi için daha uzun sürelere ihtiyaç duyuluyor. Tırnak yeme davranışı genellikle 3 ya da 4 yaş civarı görülür. Daha küçük çocuklarda sıklıkla rastlanan bir durum değildir.

Tırnak yiyen çocuğun bu davranışının ardında güvensizlik duygusunun olduğu düşünülmelidir. Aşırı baskı görerek büyüyen ve öz güven sorunu yaşayan çocuklarda sıklıkla görülür. Aynı şekilde sürekli eleştirilen, ilgisiz ve sevgisiz bir ortamda büyüyen çocuk, yaşadığı gerginliği tırnak yiyerek ortaya koyar. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar. Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri, ailedeki sorunlar çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olur.

Alınabilecek Önlemler

En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne-baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse; çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli.

Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerden kaçınılmalıdır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir. Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.

Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır. Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir. Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir.

Sinema, televizyon izlerken, kitap okurken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek, tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.

Aksaray Dinamik Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolog Hicran Akçay

İletişim 0382 201 00 22